Androloji
Androloji, esas olarak erkek üreme ve cinsel sağlığı ile ilgili sorunları ele almaktadır.
Androlojinin ilgi alanları
- Erkek kısırlığı (İnfertilite)
- Ereksiyon sorunları
- Cinsel isteksizlik
- Penisteki yapı/şekil bozuklukları
- Ejakülasyon (boşalma) bozuklukları
- Orgazm sorunları
- Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
- Varikosel( testislerde varisleşme)
- Prostat hastalıkları
- Yaşlanan erkek
ERKEK KISIRLIĞI (İNFERTİLİTE)
Evli çiftlerin, herhangi bir doğum kontrol yöntemi olmaksızın, 1 yıl süreyle düzenli ilişkiye girmelerine rağmen çocuk sahibi olamamaları kısırlık olarak değerlendirilir. Evli çiftlerin %10-15’i kısırlık nedeniyle doktora başvurmaktadır. Bu çiftlerde nedenler incelendiğinde sorunların yüzde 50’den fazlasının erkek kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. Hormonal bozukluklar, kullanılan ilaçlar, üreme organlarında meydana gelen hastalıklar, testiste sperm üretimi etkileyen varikosel, inmemiş testis, kimyasal maddeler, testis iltihapları, kabakulak gibi her türlü sağlık sorunu, geçirilmiş eski cerrahi müdahaleler, kanser tedavisi nedeniyle uygulanan kemoterapi ve ışın tedavileri, cinsel yolla bulaşan erkek kısırlığının önde gelen nedenleridir. Hastalıklar sperm üretimini etkileyebilir.
Düzenli ve korunmasız cinsel ilişki ile bir yılın sonunda çocuk sahibi olamayan çiftlerin 3 ile 5 günlük cinsel perhiz sonrası yaptıracakları “Semen analizi” erkekteki sorunun saptanmasını ve çiftlerin kısırlık tedavisine yönelik en uygun tedaviyi gereksiz zaman ve ekonomik kayıp olmadan almalarını sağlayacak ilk tetkiktir.
Kısırlık tedavisinde ilk olarak soruna yol açan faktörler belirlenmeli ve nedene yönelik tedavi planlanmalıdır. Bazı olgularda ise yardımcı üreme tekniklerine başvurulmaktadır.
İntrauterin İnseminasyon; Bilinen ismiyle “Aşılama” tedavisi kendiliğinden çocuk sahibi olmakta zorlanan anne ve baba adaylarına uygulanan bir yöntemdir. Erkekten alınan spermlerin laboratuvar koşullarında bazı işlemlerden geçirilip, yıkandıktan sonra bir kateter aracılığı ile rahim içine verilmesi işlemidir. Bu yıkama işleminin amacı sperm hareketliliğini ve dolayısıyla işlemin başarısını arttırmaktır. Hafif sperm bozukluklarında, sperm hareketliliği yetersiz olan erkek adaylarda, normal cinsel ilişkinin olmadığı vajinismus gibi durumlarda, yumurta takibi yapılıp normal ilişki ile gebe kalamayanlarda uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemin kullanılabilmesi için, belirli sayıda ve hareketlilikte sperm olması, kadın adayın tüplerinde ve rahim içinde bir problem olmaması gerekir. Ayrıca yapılan semen analizinde Toplam Hareketli Sperm Sayısı 5-15 milyon arasında olan çiftlerde önerilebilecek bir tedavi yöntemidir.
Mikroenjeksiyon yöntemi; Erkekten elde edilen tek bir spermin kadından elde edilen tek bir yumurta (oosit) içine mikroskop altında yerleştirilmesi sonrası gelişen embriyonun rahim içine aktarılması yöntemidir. Her türlü kadın ve erkek kısırlığında rahatlıkla uygulanmaktadır.
Yardımcı Üreme Yöntemlerinde Sperm Eldesi:
Yardımcı üreme yöntemi uygulanacak çiftlerde erkek hastalar sperm ya normal olarak ejakülat içinden elde edilir veya bazı özel durumlarda testisten sperm eldesi gerekebilir.
Testisten sperm eldesi iki yöntemle uygulanmaktadır
Mikroskobik Testiküler Sperm Eldesi (Mikro TeSe); Menide sperm izlenmeyen azoospermik erkeklerde ameliyat mikroskobu ile testiste sperm elde edilmesi işlemi Mikro TeSe (Mikroskop Eşliğinde Testisten Sperm Eldesi) olarak adlandırılır. Genel anestezi altında yapılan bu ameliyatta testis içinde sperm kanalları ameliyat mikroskobu altında x25 kat büyültülerek incelenir ve dolgun, geniş görünümlü kanallar bulunarak içinde sperm aranır. Bu yöntem ile sperm elde etme oranı %55-60 arasında değişmektedir.
Testiküler Sperm Aspirasyonu (TESA); sperm kanallarının tıkanık olması, ereksiyon 8sertleşme sorunu) nedeniyle örnek veremeyen hastalar veya sperm DNA hasarı nedeniyle başarısız tüp bebek uygulaması olan erkeklerde sperm eldesi, için uygulanan sperm hücrelerinin, doğrudan kaynağından, yani testislerden (yumurtalıklardan) veya üreme kanallarından elde edildiği bir yöntemdir. Lokal anestezi altında testisten ince bir iğne ile girilerek aspirasyon yöntemiyle sperm elde edilir.
-
EREKSİYON SORUNLARI
Cinsel birleşme için gerekli olan penis sertliğini sağlayamama veya sertlik olsa bile devam ettirememe durumu “Ereksiyon Güçlüğü/İktidarsızlık” olarak tanımlanır. Ereksiyon problemleri aile içi problemler, uyum sorunları, ekonomik sorunlar, çalışma şartları, iş yükü ve stresi gibi çevresel faktörlere bağlı olarak psikolojik kökenli olabileceği gibi hastaların büyük bir kısmında altta yatan bir başka sağlık sorununa bağlı olarak gelişir. Kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, sigara ve alkol kullanımı, sinir sistemik hastalıkları, kullanılan bazı ilaçlar ereksiyon güçlüğünün en önemli nedenleri arasındadır. Ereksiyon sorununun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi ve doktora gitmekten kaçınılmaması en önemli noktadır. Sertleşme sorununun ağızdan alınan ilaçlardan başlayarak, penise lokal iğne enjeksiyonları yapılaması, şok dalgası uygulanması veya mutluluk çubuğu olarak adlandırılan penil protezlerin uygulanmasına kadar değişen çok çeşitli ve başarılı tedavi alternatifleri bulunmaktadır. Ereksiyon tedavisinin temeli, soruna neden olabilecek altta yatan problemin belirlenmesine dayanır.
-
CİNSEL İSTEKSİZLİK
Erkeklerde testosteron hormonu aracılığıyla kontrol edilen “Libido” cinsel dürtünün temelini oluşturur. Hormonal faktörlerin haricinde, çevresel etkenler ve psikolojik faktörler de cinsel dürtüyü etkilenmektedir. Bunların yanı sıra cinsel bölgeyi ilgilendiren travmalar, kabakulak gibi enfeksiyonlar, kanda demir fazlalığı, böbrek-karaciğer sorunları, şeker hastalığı, tiroit problemleri de testosteron üretimini düşürebilir. Diğer taraftan kilo artışı ile yağ dokuda testosteronun östrojene değişmesi, ayrıca yaşlanmayla birlikte testosteron salan hücre sayısında azalma ve testosteronun etkinliğinde olan değişiklik cinsel istekte azalma ve beraberinde cinsel performans kaybına neden olabilir. Bu kişilerin öncelikle detaylı bir hikayesinin alınması ve testosteron düzeyinin bakılması son derece önemlidir.
-
PENİSTEKİ YAPI BOZUKLUKLARI
Doğuştan penis eğriliği ve küçük penis en sık karşılaşılan yapısal bozukluklardır.
-Mikropenis; Erkeklerin belki de kafasını en çok kurcalayan sorulardan birisi, penis boyunun normal olup olmadığıdır. Penis küçüklüğü mikro penis olarak adlandırılan bir durumdur. Penis büyüklüğü toplumdan topluma ve kişinin fizyolojik yapısına göre değişiklik göstermektedir. Ucundan tutularak gerilen peniste karın bölgesinden uç noktasına kadar olan mesafe ölçülerek hesaplanır. Yetişkin bir erkeğin ortalama penis boyu 13,5±1, cm olarak kabul edilmektedir. Penis uzunluğu vücut yapısı ile ilişkili olmakla birlikte genetik ve hormonal nedenlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
–Penis eğriliği; Penisin herhangi bir yöne doğru eğri olması ve bunun cinsel ilişkiyi engelleyecek boyutta olması durumudur. Doğuştan itibaren olan penis eğriliklerine ’konjenital penil kurvatur’’ ismi verilir. Cerrahi olarak düzeltilmesi gerekebilir.
İleri yaşlarda ortaya çıkan bir başka sorun ise “Peyronie Hastalığı”dır. Sertleşme sırasında ağrı ile başlayan bu sorun, penis tabakalarında kireçlenme olması durumudur. Akut ve kronik olarak iki dönemde seyreden bu hastalıkta ağrılı akut dönemde ilaç tedavisi uygulanır. Kronik dönemde ise ağrı kaybolur ve peniste eğrilik/şekil bozukluğu gelişir. Bu dönemde ise cerrahi tedaviler uygulanır.
-
EJAKÜLASYON (BOŞALMA) BOZUKLUKLARI
Cinsel haz veren ejakülasyon yani boşalma, erkeklerde orgazm ile eşanlamlı kullanılıyor olsa da orgazm boşalmadan veya boşalma orgazm olmadan gerçekleşebilir. Erken Ejakülasyon, boşalmanın olmaması, içe ya da geriye boşalma, geç ejakülasyon gibi farklı ejakülasyon sorunları görülebilmektedir. Ejakülasyon tedavisinde ilk olarak soruna yol açan faktörler belirlenmeli ve nedene yönelik tedavi planlanmalıdır.
Erken boşalma, en sık karşılaşılan ejakülasyon sorunudur. Cinsel ilişki sırasında, erkeğin 1 dakikadan önce ya da partnerinin orgazma ulaşmasından önceki süre içerisinde meninin gelmesi ve bunun cinsel ilişkilerin %50’sinden fazlasında devam etmesi durumu “Erken Boşalma” olarak adlandırılır. Bazı erkeklerde ilk ilişkide bu sorun başlayıp ömür boyu sürebilir. Bazı erkeklerde ise zaman içinde ortaya çıkan bazı sağlık sorunlarına bağlı olarak (prostat hastalığı, enfeksiyonlar, psikolojik etkenler, şeker hastalığı, tiroit) ortaya çıkabilir. Bu grup hastalarda etken faktörlerin giderilmesi sorunun ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Bazı kişilerde de normal ilişki zamanına sahip olunmasına rağmen, erken boşalma süresi olduğuna dair psikolojik saplantıya sahiptir. Erken boşalmanın tedavisinde seks terapileri, psikolojik davranış terapileri ve ilaç tedavisi gibi çok farklı alternatifler kullanılmaktadır.
-
CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, üreme çağındaki genç aktif yaş gurubunda sık rastlanan bir durumdur. Oluşan enfeksiyonlar tedavi edilmezlerse sperm kanallarında tıkanma, kronik enfeksiyon varlığı gibi faktörlerle ileride kısırlığın nedeni olmaktadırlar. Cilt lezyonları erkekte kötü görüntüye neden olmakla beraber, kadınlarda rahim ağzı kanserlerinin birinci nedenleri arasındadır. Siğil olarak adlandırılan lezyonu olanların, partneriyle birlikte mutlaka kontrol edilmesi gerekmektedir.
-
VARİKOSEL
Kısırlık sorunuyla doktora başvuranların yaklaşık %30-40’ında rastlanan varikosel, testislerdeki kanı boşaltan toplardamarların varisleşmesidir. Testis ısısının bozulması, kirli kan içindeki toksik maddelerin testiste birikmesi ve testis kan akımını bozması ile testis fonksiyonlarını etkiler ve sperm ve testosteron üretimini bozar. Uzun süre ayakta kalma sonucunda ağrılarda artma görülebilir. Varikosel teşhisi fiziki muayene ile yapılabilir. Gerekli vakalarda mikrocerrahi yöntemiyle yapılan genişlemiş damarların bağlanması yoluyla tedavisi önerilmektedir.
-
PROSTAT HASTALIKLARI
Erkeklerde yaşla birlikte hormonal ve çeşitli etmenlere bağlı olarak prostatın büyümesine bağlı rahatsızlar ortaya çıkar. Sık idrara gitme, gece idrara kalkma, idrar yaparken zorlanma, dağınık idrar yapma, işeme sonrası tekrar tuvalet ihtiyacının hissedilmesi prostat bezinin büyümesine bağlı ortaya çıkan sorunlardır. Her iki durumda da aynı şikayetler ortaya çıkmakta; ancak ayırıcı tanı muayene ve yapılacak kan testleri (PSA düzeyi ölçümü) ile sağlanmaktadır. Prostat büyümesi aynı zamanda erkeklerde ereksiyon/iktidarsızlık gelişiminde de rol oynamaktadır.
İyi huylu prostat büyümesinde ilaç tedavisinden kapalı ameliyatlara kadar farklı yöntemler mevcuttur. Günümüzde iyi huylu prostat büyümesi nedeniyle yapılan ameliyatlarda cinsel fonksiyon bozukluklarının oluşması mümkün değildir. Ancak, bu kişilerde mesane ve idrar yolu arasındaki normal anatomik yapının bozulması nedeniyle cinsel ilişki sırasında meni dışarıya değil, mesane içine doğru gelir. Bazı erkeklerde meni akışının olmaması erkekliğin ortadan kalktığı hissini ortaya çıkarabilir ve psikolojik olarak ereksiyon sorunu yaşanmasına yol açabilir. Hastalara ameliyat öncesi bu durumun detaylı olarak açıklanması ameliyat sonrasında hastaların daha kolay uyum sağlamalarına yol açacaktır.
Prostat kanserlerine yönelik ameliyatlarda ise durum daha farklıdır. Bu hastalarda çevre dokuda çıkartıldığı için cinsel fonksiyon bozukluğu daha sık olabilmektedir. Sinir koruyucu cerrahilerin uygulanması veya ameliyattan sonra erken dönemde sertleşme ilaçları kullanımı ile penis dokunun rehabilitasyonu tedavide uygulanan yöntemlerdir. Bazı kişiler bunu bir eksiklik olarak algılanmakta ve psikolojik cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayabilmektedir. Yine kanser cerrahisi sonrası sperm kanalları bağlandığı ve çıkartıldığı için meni devamı sağlanamayacağından çocuk sahibi olamayacak bu kişiler tüp bebek veya sperm dondurma yollarına başvurabilir.
-
YAŞLANAN ERKEKLERDE GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR
Erkeklerde yaşlanmayla birlikte kadınlardaki menopoza benzeyen bir süreç yaşarlar. Kadında östrojen hormonunun eksikliğiyle başlayan bu süreç erkekte testosteron seviyesinin düşmesiyle ortaya çıkar. Ancak bu dönemde erkekte testosteron hormonu, kadındaki östrojen hormonu gibi tamamen yok olmamakta; ayrıca üreme yeteneği tamamen ortadan kalkmamaktadır. Erkeğin yaşlanmasıyla ilgili kesin bir yaş olmamasına rağmen 50 yaşından sonra ürolojik olarak takip önemlidir. Bu durum erkeklerin %30-35’inde ortaya çıkmaktadır. Testosteron hormonu her ne kadar cinsellikle bağdaştırılsa da kişinin son derece önemli fizyolojik etkileri vardır. Ruh ve zihinsel fonksiyonların kontrolü, kas gücünün sağlanması, kemik yapının korunması, kan hücrelerinin gelişimi, kal sağlığı ve lipit metabolizmasının düzenlenmesinde önemli etkileri vardır. Testosteron eksikliğine bağlı olarak kas gücünde azalma, orteoporoz, göbek bölgesinde yağlanma artışı yanı sıra depresif
depresif ruh hali, uyku bozuklukları, cilt değişiklikleri, cinsel isteksizlik, ereksiyon problemleri ortaya çıkabilmektedir. Uygulanan tedavi yöntemi eksik olan testosteron hormonunun yerine konulmasıdır. En uygun tedavi yöntemi cilde sürülen jel ya da yapıştırılan bantların kullanılması veya depo testosteron iğnelerinin kullanılmasıdır. Testosteron tedavisi alan hastaların prostat hastalığı yönünden takibi gereklidir.
-
Ürojinekoloji (Kadın Üroloji Merkezi)
Kadınlarda; pelvik taban bozukluklarının tedavisi ile ilgilenen tıp dalına “ürojinekoloji” adı verilmektedir.